anamursedir-anamur dergi
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM

Sponsor Alanı

Anamur SEDİR

Anamur SEDİR 1993-1994

   -Aralık   1993  1. Sayı
   -Ocak    1994  2. Sayı
   -Şubat   1994  3. Sayı
   -Mart     1994  4. Sayı
   -Mayıs   1994  5. Sayı

MAKİ DERGİSİ

MAKİ DERGİSİ-105

Saat

Ana Menü

Sponsor Alanı

 

Ziyaretçi Bilgileri

»Aktif 29  
»Bugün 447  
»Toplam 14035512  
Sayın Ziyaretçimiz
»IP'niz | 18.191.132.194
» Bu sitemizi ziyaretiniz

HAVA DURUMU

ANAMUR

KRİZİN EDEBİYATI

Osman ERENALP

14 Ocak 2014, 22:37

Osman ERENALP

                       KRİZİN EDEBİYATI

 

Toplum vicdanında iz bırakan olaylar (zaferler, hezimetler, skandallar, kahramanlıklar) tabiatıyla kendi edebiyatlarını da yaratıyorlar. Eskiden destanları yazılırdı bu gibi olayların. Destan satıcıları dolaştırırdı onları çarşıda pazarda. Bazen usta bir kalemden çıkmış bir devrin romanı olur, bazen de isimsiz biri tarafından söylenmiş söz olarak da kalabilirdi hafızalarda.

 

Ülkeyi sarsan yolsuzluk operasyonunun sabahı bir kamu kuruluşunun personel servisinin arka koltuğunda oturanlardan biri ön tarafa sesleniyor.

 

-Ulen  H. üç çocuk sayısının hikmeti anlaşıldı. Biri içeri alındığında diğer ikisi ihaleleri takip etsin diyeymiş;

 

H. cevap veriyor

 

-Allahtan üç dendi. Ya beş denip  de dördü ihale  takip etseydi…?

 

Birisi daha araya giriyor.

 

-“3 Y” nin hikmeti de  “ye..,,ye.., ye…!” imiş meğer.

 

Halk denen usta hemen de kendi mizahını oluşturuveriyor kendince. Yaratıcı zekâya sınır yok.   Sosyal medya dersen ince mizahın kaynağı zaten. “Ne ararsan var derde devadan gayrı orada”

 

Skandalın anahtar kelimesi kimine göre “ayakkabı kutusu”, kimi için “para sayma makinesi”, kimi için “cemaat”, kimine göre “babalar ve oğullar” . Bence  “Ayten”.

 

Muhatapların tepkisi ne olacak diye beklenirken hükümet sözcüsü basının önüne çıktı. Düşüncelerini açıkladı. Kimi ne kadar tatmin etti ayrı mesele. Ancak bir gazetecinin ısrarlı sorusu üzerine Ümit Yaşar Oğuzcan’ın  “Ayten” şiirini hatırlattı cevap olarak.  “Ayının kırk türküsü, hepsi de armut üstüne” sizinki de “cemaat” üstüne demek istedi yani. Şiiri duymamıştım. Cahilliğime verin. Kriz eşittir fırsat. Kısa günün kârı kabul ettim onu ben.

 

Bilmeyen için şiirin tamamı şu;

 

***

 

MİLYON KERE AYTEN

Ben bir Ayten'dir tutturmuşum
Oh ne iyi
Ayten'li içkiler içip
Sarhoş oluyorum ne güzel
Hoşuma gitmiyorsa rengi denizlerin
Biraz Ayten sürüyorum güzelleşiyor
Şarkılar söylüyorum Şiirler yazıyorum
Ayten üstüne
Saatim her zaman Ayten'e beş var
Ya da Ayten'i beş geçiyor
Ne yana baksam gördüğüm o
Gözümü yumsam aklımdan Ayten geçiyor
Bana sorarsanız mevsimlerden Aytendeyiz
Günlerden Aytenertesidir
Odur gün gün beni yaşatan
Onun kokusu sarmıştır sokakları
Onun gözleridir şafakta gördüğüm
Akşam kızıllığında onun dudakları
Başka kadını övmeyin yanımda gücenirim
Ayten'i övecekseniz ne ala, oturabilirsiniz
Bir kadehte sizinle içeriz Ayten'li İki laf ederiz
Onu siz de seversiniz benim gibi
Ama yağma yok
Ayten'i size bırakmam
Alın tek kat elbisemi size vereyim
Cebimde bir on liram var
Onu da alın gerekirse
Ben Ayten'i düşünürüm, üşümem
Üç kere adını tekrarlarım, karnım doyar
Parasızlık da bir şey mi
Ölüm bile kötü değil
Aytensizlik kadar
Ona uğramayan gemiler batsın
Ondan geçmeyen trenler devrilsin
Onu sevmeyen yürek taş kesilsin
Kapansın onu görmeyen gözler
Onu övmeyen diller kurusun
İki kere iki dört elde var Ayten
Bundan böyle dünyada
Aşkın adı Ayten olsun

 

                            Ümit Yaşar OĞUZCAN

 

 

Şiir işin içine girince biriyle yetinilemiyor tabi. Başka şiirler de akla geliyor hemen.  Konu yağma olur da Tevfik Fikret’e ait “Han-ı yağma” şiiri akla gelmez mi hiç?  Duymayan için o şiiri de görelim.

 

***

 

HAN-I YAĞMA

 

Bu sofracık, efendiler - ki iltikaama muntazır
Huzurunuzda titriyor - bu milletin hayatıdır;
Bu milletin ki mustarip, bu milletin ki muhtazır!
Fakat sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır...

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

Efendiler pek açsınız, bu çehrenizde bellidir
Yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kim bilir?
Bu nadi-i niam, bakın kudumunuzla müftehir!
Bu hakkıdır gazanızın, evet, o hak da elde bir...

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

Bütün bu nazlı beylerin ne varsa ortalıkta say
Haseb, neseb, şeref, oyun, düğün, konak, saray,
Bütün sizin, efendiler, konak, saray, gelin, alay;
Bütün sizin, bütün sizin, hazır hazır, kolay kolay...

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

Büyüklüğün biraz ağır da olsa hazmı yok zarar
Gurur-ı ihtişamı var, sürur-ı intikaamı var.
Bu sofra iltifatınızdan işte ab u tab umar.
Sizin bu baş, beyin, ciğer, bütün şu kanlı lokmalar...

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

Verir zavallı memleket, verir ne varsa, malını
Vücudunu, hayatını, ümidini, hayalini
Bütün ferağ-ı halini, olanca şevk-i balini.
Hemen yutun düşünmeyin haramını, helalini...

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak!
Yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak!
Bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak,
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak...

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

 

                                                    Tevfik FİKRET

 

***

 

Allahın hakkı üç.

 

Madem Ümit Yaşar OĞUZCAN’dan kapı açıldı. Aynı şairin bir başka şiiriyle kapatalım.

 

“Vezirde pişer, sadrazama da düşer”

 

Sıkıntılı günlerin atlatılmasına vesile olması dileği ile;

 

SADRAZAM HAMAMDA

 

Günlerden bir gün
Hamama gideceği tuttu
Sadrazam hazretlerinin
Bir yanında birinci veziri
Bir yanında ikinci veziri
Bir yanında üçüncü veziri
Sonra efendime söyleyeyim
Peşkircibaşısı
Nalıncıbaşısı
Sabuncubaşısı
Velhasıl tam dört yüz kişilik kafile
Peştemal takıp girdiler hamama
Geçtiler kurnaların başına üçer beşer
Sadrazam deseniz kuruldu göbektaşına
Yan gelip yattı
Memleketin en ünlü tellakları
Sardılar dört yanını
Kimi elini kaptı kimi bacağını
Bir keseleme, sürtme faslıdır başladı
Tamam on iki saat On iki ünlü tellak
İncitmeden keselediler
Hazretin mübarek vücudunu
Öylesine kir çıktı ki sormayın
Her biri nah parmağım gibi
Aman efendimiz bu ne kiri
Demeye kalmadı
Keselerin altında eriyip gitti
Koskoca sadrazam
Bütün maiyet erkanı yerinden fırladı
- Nittünüz devletliyi
Dediler tellaklara
Tellaklar cevap verdi:
- Biz yıkadık, keseledik
Devletlinin kirden ibaret olduğunu bilemedik
Suç bizde değil
Neyleyelim
Kir bitti Sadrazam elden gitti...

 

                                   Ümit Yaşar OĞUZCAN

 

Osman ERENALP

Ankara/Aralık-2013

Bu haber 1770 defa okunmuştur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit
    Ramazan bayramına doğru09 Nisan 2024

Sponsor Alanı

Sponsor Alanı

 

ANKET

ANAMUR OKULLARINDA SERBEST KIYAFET UYGULANSIN MI?




Tüm Anketler

0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder.
RSS Kaynağı | Anasayfa | İletişim

(c)2012 Anamur Sedir