| |||||||||||||||||
| |||||||||||||||||
Sponsor AlanıAnamur SEDİRAnamur SEDİR 1993-1994-Aralık 1993 1. Sayı-Ocak 1994 2. Sayı -Şubat 1994 3. Sayı -Mart 1994 4. Sayı -Mayıs 1994 5. Sayı SaatHİKÂYELERİmran AKSOY HikâyeleriAna MenüSponsor AlanıZiyaretçi Bilgileri
HAVA DURUMU |
Aralık 1993 ve Çıkarken08 ?ubat 2012, 00:17
1993 Yılında düşünüp, taşınıp yedi ay gibi uzun bir süre hazırlık çalışmalarını sürdüren bir grup aydın, 1993 Kasım ayında Anamur SEDİR dergisini yayımlamaya karar verince “neye mal olursa olsun, masraflarını cebimizden karşılayıp bu dergiyi çıkaracağız” dedi. Derginin adı aramızda yaptığımız yorum ve konuşmalar neticesinde belirlenmişti. Bu aydın-yazarların kimler olduğunu dergide yayımlanan tüm yazılarını sitemizde yayımlayıp sizlerle yeniden buluşturacağız. Dergiye ruh ve şekil verenlerden birisi de bendim. Ön çalışmalar yapıldı. Herkes yazılarını hazırladı. Çizimlerini yaptı. Şiirini verdi. Derginin mizanpajı tarafımdan yapıldı. Dergi o zaman Nizam Reklam adına hazırlanarak Aralık-1993’de ANAMUR SEDİR/AYLIK FİKİR-KÜLTÜR-SANAT DERGİSİ olarak “SABIR!..NEREYE KADAR?..” manşeti ile yayımlandı. Kapakta şehit cenazesinde çekilmiş fotoğraflar yer alıyordu. Herkes heyecanlıydı. Böyle bir dergi o güne kadar Anamur fikir tarihinde yayımlanmamıştı. Bir ilki gerçekleştirmek ve bir dergiyi hazırlayıp pırıl pırıl şekilde kamuoyuna sunmak hepimize büyük bir mutluluk ve keyf vermişti. 1994 yılında bilinen ekonomik nedenlerle 4 sayı daha yayımlayıp 5. sayı ile birlikte dergiyi kapatmak zorunda kalmıştık. Aralık-1993’te ilk sayı gün yüzüne çıkarken herkesin katkılarını sunduğu dergide Anamur SEDİR imzalı özel bir “Çıkarken” yazısı yayımlamıştık. Bugün dergiyi internet ortamına taşırken birinci sayıdaki “Çıkarken” yazısının noktasına virgülüne dokunmadan tekraren yayımlıyoruz. O gün Cilinton vardı. Tansu Çiller vardı. Yazının içeriğine siz bugünün siyasilerini belki yerleştirip hayal ederek okuyabilirsiniz… Bugün için İnternet ortamında dergimizi çıkarırken ANAMUR SEDİR adını koruyup, Fikir, Kültür, Sanat ve Edebiyat alt başlığı ile yayımlıyoruz. Günlük haberlerin de azami ölçüde vereceğimiz derginin genç nesillerin fikir ufkunu açacağını düşünüyoruz. Dünün zorlukları ve teknolojisinin yanında bugünün teknolojisi ve ekonomisi çok daha güçlüdür. Bizler bu gücü kullanacağız. Daha kararlı ve daha heyecanlı olarak sayfalarımızı hazırlayacağız. Eski yazar kadromuzla temaslarımız devam ediyor. Onların aynı heyecanlı duygu ve fikirle yeniden yazmasını sağlayacağız. Ekonomi olarak, fikri bazda, daha güçlü olarak yazarlarımız sizinle buluşacak. Elektronik ortam olduğu için onlara daha çabuk ulaşacaksınız. Haklının, doğrunun yanında, haksızlığın, yanlışın ve yanlış yapanın karşısında olacağız. Yeni bir Çıkarken yazısı yazmak yerine Ararlık 1993’de yayımlanan o yazıyı aynen yayımlayıp ne demek istediğimizi anlatmaya çalışacağız. Hepinize şimdiden kalbi sevgi, saygı ve selamlarımızı sunuyorum. Aralık1993’deki birinci sayımızdaki künyemiz diyebileceğimiz İşte o yazı: “Dergi çıkarmak birçok insanın - düşünce haysiyetine sahip insanların - hayalini meşgul eder. Biz uzun bir çalışmanın sonucunda bunu gerçekleştirdik. Yaklaşık yedi ay önce "bir dergi çıkaralım" daha sonra "Niçin bir dergi?" "Nasıl bir dergi ?" sorularına cevap aramakla bugüne kadar uzadı. Bu işle yakından ilgilenenler bu sorunun cevabının zorluğunu yakından bilirler. Zihinlerde soru işareti bırakmayacak tatmin edici bir cevabın verilemeyeceğini de… Biz bunun bilinciyle uzun süre düşündük tartıştık. Bu aşamada başka sorularla mücadele etmek zorundaydık. Kim için dergi? Bu sorulara birçok beylik cevap sıralamak mümkün. Ancak bu beylik sözler kendimizi bile inandırmaktan uzakken söylemenin hiçbir anlamı yok. İçinde yaşadığımız kültürel, siyasal ve ekonomik ortamda bir dergiden beklentiler büyük farklılıklar hatta çelişkiler gösterir. Fakat toplumun büyük bir kesimi kültür-sanat dergisinden Türkiye'nin kültürel hayatına katkıda bulunmasını, değerlere sahip çıkmasını bekler. Hâlbuki bir dergide yazanlar sadece kendi alanlarında kendi düşüncelerini aktarmak ve bunu eyleme dönüştürmek amacını taşırlar. Biz de biraraya gelen bütün arkadaşlar düşüncelerimizin toplum tarafından eyleme dönüştürülmesi azmindeyiz. Dergi çıkarmanın bize bazı sorumluluklar, beraberinde sorunlar yüklendiğinin de bilincindeyiz. İçinde yaşadığımız sistemde, yani kapitalist üretim ve tüketim biçiminde medya dediğimiz basın - yayın sadece kazanç sağlamak için piyasaya sürülen maldan başka bir şey değildir. Bunu söylemek elbette ki üzücü. Fakat doğruluğu daha da üzücü. Maddi gücünüz yoksa böyle bir piyasada ayakta kalabilmeniz, sesinizi duyurabilmeniz imkânsız gibi bir şey. Hele bunun yanına siyasal iktidar ve onun yaltakçıları da eklenirse susturulmanız kaçınılmaz. Uyumlu olacaksın, uslu olacaksın. Etliye sütlüye karışmayacaksın. Ya da alkışlamasını bileceksin. Biz bütün bunların da farkındayız ama bununla Türk halkının bize yüklediği ya da bizim haddimiz olmayarak yüklendiğimiz görev ve sorumluluklara, bize konmuş yasaklara karşı duyarsız kalacağımızı söylemek istemiyoruz. Bu dünyadan şikâyetçiyiz. "Büyüyoruz, çağ atlıyoruz" gibi palavralara rağmen yaşadığımız zamanın birşeyler götürdüğüne, kaybedilenlerin kazanılanlardan fazla olduğuna şahit olmaktayız. Onun için yapılanlara doğal olarak karşı olmayı görev sayıyoruz. Mevcut statükoyla-statükoculuğu kabul etmeseler de - savaşmanın meşru olduğuna inanıyoruz. Politik oyunlarla insanlığımızın yaralandığı, onurumuzun çiğnendiği bir çağda yaşıyoruz. Dış kaynaklı siyasi manevralarla bunun için uygun ortamlar hazırlanıyor, topyekûn bu olduğu o politikanın değişik varyasyonlarıyla kabul ettirilmeye çalışılıyor. Bütün bunlara engel olmak, karşı durmak için dergi çıkardığımızı söylemek de fazla hayalci olur. Ancak istenilen yaşam biçiminin oluşturulmasında örgütsel çalışmanın alternatif düşünce üretmenin önemi- tehlikeli bulunsa da - tartışmasız bir gerçektir. Yazıya dayalı mücadele geçmişte olduğu gibi günümüzde de geçerliliğini kaybetmeyen bir tercihtir. Çağımızda "medya"nın kat ettiği yola bakarsak dergiciliğin ayrı bir yeri olduğunu görürüz. Bunlardan arkalarında büyük sermayeler bulunanlar güdümlü bir biçimde toplumun büyük kesimini etkisi altına alma arzusuyla birbirleriyle kıyasıya mücadele etmektedirler. Diğerleri ise yok olmama gayreti içinde dar çevrelerinin dışına çıkmak için siyasal nutuklara~ iktidarlara sarılmaktadırlar. Biz maddi kazancı ön plana alan çıkarcı şirket ve medyaya da, insanları nasıl güdeceğini düşünen bunun planlarını yapan ahlaksız politikalara da karşıyız. Bu konuda halkımızla aynı düşüncede olduğumuza inanıyoruz. Biz bu dergide kendi adımıza konuşacağız. Kendi kişiliğimiz siyasi ve kültürel birikimimiz buna yeterlidir. Herbirimiz ülkemizdeki siyasi ve kültürel havayı teneffüs etmiş kişileriz. Bu nedenle inandığımız mücadelesini verdiğimiz düşüncelerin de baltalanmasına müsaade etmeyeceğiz. Ancak düşünce üreten kişilikli güdümsüz her sese de saygı duyarız ve sırf sermayesi siyasi gücü olmadığı için hep savunmada kalan ezilmemeye çalışan hareketin de yanında olacağız. Düşüncesinden, İnancıdan dolayı çağdışı olarak gösterilmeye çalışılan insanların eylemlerini destekliyoruz. Yapılanları devlet politikası ya da çağdaşlık gibi göstermeye çalışanları da kınıyoruz. Amacımız sadece yanlışları doğrulamak değil. Çünkü inanıyoruz ki insan o yanlışlarla vardır. İnsanı yok etmek istemiyoruz. Ama insanı tanrılaştırmak gibi insancıl pozlar da vermek istemiyoruz. Bir insanın en iyi şahidi yine kendisidir. Bu nedenle en iyi eleştiriyi de yine kendisi yapabilir. Eleştiri merkezinin kendisi olduğunu bilen insan farklı düşünce biçimlerini iyi değerlendirir. Biz bunun bilinciyle bir araya geldik. Çelişkilerimiz yok demiyoruz. Elbette olacak, yanılgılarımız da olacak. Çünkü insanız. Bunun içindir ki arayışımız hep devam edecek. Doğruyu, iyiyi, güzeli arayacağız. Herşeyin bu dünyada bitmediğine inanıyoruz. Biz bu dergiyi çıkarırken dünyada büyük yankılar uyandırmayacağını da biliyoruz. Clinton’un Beyaz Saray'ın önünde kürsüye gelip "Türkiye'de SEDİR diye bir dergi çıkmış bu derginin dünya barışına büyük katkısı olacaktır." ya da Çiller'in “Kırat - beyaz at mıydı yoksa - ambleminin önüne geçip SEDİR dergisi ülkemize, milletimize hayırlı olsun" demeyeceğini biliyoruz. Zaten böyle bir iddiamız, bir beklentimiz de yok. Bu dergiyi çıkarmakla günah çıkarmak gibi bir amacımız da yok. Herbirimizin geçmişte günahlarımız olduğu gibi gelecekte de olacağını biliyoruz. Buna rağmen dergimizi kilise gibi düşünmeyeceğiz. Amacımız ucuz kahramanlık değil. (zaten yeterince var) Hatta kahramanlık da değil. Gücümüzün farkındayız. Ayağımız yere basıyor. Bununla beraber "NEDEN?" sorusunu hep soracağız. Neden okul? Neden hapishane? Neden dil? Neden din? Neden kültür- folklor? Neden gaddarlık, ölüm, gözyaşı... ? Hep soracağız. Amacımız: toplumun ahlak ve din anlayışının çarpıtılmasına; çağımızın emperyalist düşünce anlayışına; ezici, insan onurunu yok etmeye yönelik bürokrasi anlayışına; çağdaşlık, bilimsellik aldatmacalarına; zorbalığı haklı gösteren siyasal yönetimlere; bizim olmayan eğitim sistemlerini "milli" yamasıyla üzerimize uydurmaya çalışanlara kitlesel tepki oluşturmak ve ''Allah'a iyi kul olmaya çabalamak." İnşallah başarılı oluruz- olacağız.”
Anamur SEDİR
Bu haber 3060 defa okunmuştur.
|
Sponsor AlanıSANATIN İÇİNDEN ;Sponsor Alanı |
|||||||||||||||
0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir.
Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder. |