anamursedir-anamur dergi
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM

Sponsor Alanı

Anamur SEDİR

Anamur SEDİR 1993-1994

   -Aralık   1993  1. Sayı
   -Ocak    1994  2. Sayı
   -Şubat   1994  3. Sayı
   -Mart     1994  4. Sayı
   -Mayıs   1994  5. Sayı

MAKİ DERGİSİ

MAKİ DERGİSİ-105

Saat

Ana Menü

Sponsor Alanı

 

Ziyaretçi Bilgileri

»Aktif 33  
»Bugün 923  
»Toplam 14035988  
Sayın Ziyaretçimiz
»IP'niz | 3.142.197.212
» Bu sitemizi ziyaretiniz

HAVA DURUMU

ANAMUR

KIBRIS'TA GÖZDEN KAÇANLAR..!

01 ?ubat 2014, 00:05

            KIBRIS’TA GÖZDEN KAÇANLAR..!

24 Nisan 2004 tarihinde Rumlar da ‘Annan planına’ evet demiş olsalardı! Bugün iki bölgeli, iki toplumlu federasyona dayalı ‘Birleşik Kıbrıs Cumhuriyetinin 10’uncu kuruluş yıldönümünü kutluyor olacaktık!

 Maraş ve Güzelyurt’ta Türklere ait olan topraklardan 682 kilometrekarelik büyük bir parça Rumlara verilmiş, Rumlar kuzeydeki taşınmazlara dönmüş, Kıbrıs Türk Halkının en büyük güvencesi olan Mehmetçik adadan ayrılmış ve en önemlisi ada; Rumların egemenliği altında birleşmiş olacaktı!

Yani tek egemenlik, tek kimlik ve ‘’Elveda Kıbrıs’’…

Unutulmasın ki Rumlar; Annan Tuzak planına dahi, ‘Enosis’ yolunu tıkıyor/geciktiriyor, Rum Ulusal Konseyinin ve Rum Kilisesinin hedefine aykırı olduğu için Hayır demişlerdi! Yoksa o süreçte dahi elde edecekleri kazanımlar, küçümsenemeyecek kadar büyüktü.

Annan tuzak planı içerisinde olan ve yukarıda belirtmiş olduğum hususlar, Kıbrıs Türk Halkının adada ki, en önemli yaşam halkalarının bir daha birbirine eklenmemek üzere kopartılarak, ortadan kaldırılması sonucunu doğuracaktı.

Bu planın ihtiva ettiği diğer maddeleri de göz önüne aldığımızda; Kıbrıs Türk Halkı bu planın içerdiği bir eyalete sıkıştırılmış, 1983’ten beri özgürce yaşadığı K.K.T.C Devleti ortadan kalkmış, daha da önemlisi kuzeye dönen Rumlar nedeniyle; nereye ve nasıl iskân edilecekleri meçhul göçebe bir hayat ile karşı, karşıya kalacaklardı!

10 yıl önce bu tehlikeyi bilmeden, sezmeden onaylamak zorunda bırakılan Kıbrıs Türk Halkını bu felaketten, Rumların bu plana hayır demeleri kurtarmıştır.

O süreçte, Rum Akel ve Türk CTP dostluklarını, ne pahasına olursa olsun Kıbrıs sorununa çözüm bulacağım tezini öne çıkararak, Kıbrıs Türkünün tarihsel kazanımlarını müzakere masasına getirmekten, pazarlık etmekten çekinmeyenlerin,

2008 de başlayan müzakereler zeminini, ‘Kıbrıs’ta çözümsüzlüğün aşılması için bu son fırsattır’ söylemleri ile parlatarak, Rum’un cici çocuk oyunlarına kananların, günümüze baktığımızda elde ettikleri şey:

Kocaman bir hiçten başka bir şey değildir.

Şurası hiçbir şekilde unutulmamalıdır ki! Kıbrıs Türk Halkı, bu kahraman halk, Anadolu’nun yiğit evlatlarıyla birlikte bu ‘gazi toprakların’ bedelini kanı ve canı ile ödemiştir. Bu toprakların hiç kimseye borcu yoktur ve hiçbir neden uğruna da vazgeçilmemelidir.

Geçtiğimiz yıllarda; Kıbrıs politikamızdan ‘Rumlardan bir adım önde olacağız’ diye verilen tavizler, Türkiye’nin AB sürecinde olmaması gereken Kıbrıs milli davamıza getirilen türlü açılımlar, Kıbrıs Cumhuriyetinin kuruluşunun temelini teşkil eden 1960 anlaşmasında mevcut olup da, lehimizde kullanılmayan pek çok bağlayıcı maddenin uluslararası arenada sağlayacağı avantajın göz ardı edilmesi, bugün gelinen noktanın temel nedenlerini oluşturmuştur.

2014 yılında Kıbrıs konusunun çözümüne yönelik yeni bir planın hazırlandığı, garantör ülkelerin de katılımı ile müzakere sürecinde yeni adımların atılmaya hazırlandığı bu süreçte:

K.K.T.C’de büyük bir dayanışmaya ve güç birliğine ihtiyaç vardır. Bunun sağlanabilmesinde birinci görev, şu anda yönetimde olan siyasilere düşmekte ve Kıbrıs Türk Halkına her şeyin doğrusunu açıkça söylemekten geçmektedir.

1968 Yılından günümüze devam eden Kıbrıs konusuyla ilgili müzakerelerde; Rum tarafının çözüme bakışı aşağıdaki hususları içermiş, hiçbir dönemde bu hususlardan taviz vermemişlerdir:

Türk askeri adayı terk etmelidir!

1974 Harekâtı sonrasında, Türkiye’den gelerek adaya yerleşenler,(onların tabiriyle yerleşikler) adadan geri dönmelidir!

Maraş bölgesi Rum’lara iade edilmelidir!

Rum’lar kuzeydeki evlerine ve taşınmaz mallarına geri dönmelidir!

Kıbrıslı Türklerin Maronit’lerden, Latin’lerden, Arap’lardan v.d azınlıklardan bir farkı olamaz!

Ve en önemlisi; çözümün temelini, tek egemenlik ve tek kimlik teşkil edecektir!

50 yılı aşın bir süredir devam eden müzakereler dönemi incelendiğinde, Rum tarafının öne sürmüş olduğu şartlar; hep yukarıdaki maddelere kilitlenmiştir. Bundan sonrasında da bu dayatmalar, Türk tarafının önüne gelecektir!

Bu süreçte Kıbrıs Türk Halkı; kuralları hiç değişmeyen ve her dönemde Rum tarafının belirlemiş olduğu, uluslararası toplumunda desteklediği türlü oyunlara muhatap olmakta, çözüme ulaşılması için daima taviz veren taraf konumunda bırakılmaktadır!

Neden?

2014 yılında Kıbrıs Müzakerelerinin çözüme ulaşması amacıyla ortaya konulanlara, iyi niyetler çerçevesinin içini dolduran tavizlere dikkat edilmeli; Kıbrıs Türk Halkının adada ki, varlığı ve tarihsel kazanımları, en üst seviyede müzakere masasına taşınmalıdır.

Rum tarafının çözüm için dayatmış oldukları / dayatacakları yukarıda belirtmiş olduğum kabul edilmez/edilemez şartlarının karşısında:

Kıbrıs Rum kesimine Yunanistan’dan gelenlerin, Pontus Rumlarının ve onların yerleşiklerinin adayı terk etmelerinin,

Maraş’ın statüsünün yeniden belirlenmesinin, bu bölgedeki Osmanlı Vakıflarına ait toprakların ve mülklerin, asıl sahibi olan Kıbrıs Türk Halkına iadesinin,

Güneyde Türklerin bırakmış olduğu mülklerin ve taşınmazların Türklere iadesinin,

Türkiye’nin garantörlük hakkından asla vazgeçilmeyeceğinin,

Kıbrıs Türk Halkının egemenlik haklarından asla vazgeçmeyeceğinin, tek kimlik ve tek egemenliğin kabul edilmeyeceğinin;

Rum tarafına kesin bir dille iletilmesinin; önümüzdeki dönemde kimi açılımların dilinin değil, Rum tarafının en iyi anlayacağı dil olacağı kanaatindeyim!

Gerçekten de Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir çözüm isteniyorsa!

Bu durum, sadece Rum’ların ve onları her dönemde destekleyen uluslararası aktörlerin neler istediğine göre değil; Kıbrıs Türk Halkının ve Türk Milletinin yasal, vazgeçilmez tarihsel haklarına ve kazanımlarına sahip çıkılarak sağlanabilir.

Kıbrıs Milli Davamıza millilik vasfını Türk Milleti vermiş, bu uğurda savaşı göze almış, günü gelmiş Mehmetçik ve Mücahit adada omuz, omuza savaşmış ve nice şehitler vermiştir. Bu yaşananlar; unutulmaması ve günümüze ışık tutması gereken tarihi gerçeklerdir.

Çözüm sürecinde görev alanlar; bu hususlar tarihin derinliklerinde kaldı, artık çözüm için küresel dünya şartları geçerlidir diyerek, çözüme odaklı türlü tavizlerin içerisinde olmamalıdır!

Ve Kıbrıs’ta yaşanan tarihi gerçekleri yok sayarak; dili, dini, tarihi, örfü, geleneği, yaşam tarzı, milli değerleri, bayrağı, devleti, egemenliği ayrı olan iki milleti; tek egemenlik, tek kimlik adı altında birleştirmek yolunda atılacak her adım!

Çözümü değil, çözümsüzlüğü getirecektir.

 

Atilla ÇİLİNGİR

Kıbrıs Gazisi

Ocak-2014

www.atillacilingir.com

Bu haber 1315 defa okunmuştur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit
    Ramazan bayramına doğru09 Nisan 2024

Sponsor Alanı

Sponsor Alanı

 

ANKET

ANAMUR OKULLARINDA SERBEST KIYAFET UYGULANSIN MI?




Tüm Anketler

0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder.
RSS Kaynağı | Anasayfa | İletişim

(c)2012 Anamur Sedir