anamursedir-anamur dergi
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM

Sponsor Alanı

Anamur SEDİR

Anamur SEDİR 1993-1994

   -Aralık   1993  1. Sayı
   -Ocak    1994  2. Sayı
   -Şubat   1994  3. Sayı
   -Mart     1994  4. Sayı
   -Mayıs   1994  5. Sayı

MAKİ DERGİSİ

MAKİ DERGİSİ-105

Saat

Ana Menü

Sponsor Alanı

 

Ziyaretçi Bilgileri

»Aktif 26  
»Bugün 450  
»Toplam 14035515  
Sayın Ziyaretçimiz
»IP'niz | 18.223.172.252
» Bu sitemizi ziyaretiniz

HAVA DURUMU

ANAMUR

SANAT VE SANATÇI ÖZGÜRLÜĞÜ

Hüseyin ELMAS

08 Haziran 2012, 11:16

Hüseyin ELMAS

        SANAT VE SANATÇI ÖZGÜRLÜĞÜ

 

Bütün canlılar ve hele düşünebilen bir varlık olarak insanlar için en büyük hedef, bir araç olduğu kadar da bir amaç ve ihtiyaç olan "özgürlük" tür. İnsanlık tarihini dolduran tüm savaşlar ve insanların bütün hayat mücadeleleri bu nimeti kazanmak için yapılmış atılımlardır. Tabiat ve toplum, insanı, buyruk ve yasakları ile ne kadar ezerse ezsin, düşünen bir varlık olarak insan, kendi koyduğu prensiplere uygun bir özgürlük özlemini asla bırakmamış, bırakmayacaktır da.

 

İnsanoğlu ile yaşıt olduğu düşünülen sanat ve onun yaratıcısı olan sanatçı da günümüzde edindiği hak ve özgürlükleri kuşkusuz büyük bir mücadele sonunda edindi. Bazen sanatın konusuna, bazen konuda savunulan duygu ve düşüncelere, bazen diline, bazen se biçimin özelliklerine gelen baskılara karşı mücadele etmek durumunda kaldı. Özellikle, XIX. yüzyıl öncesi, akademizmin, sarayların ve kiliselerin katı kuralları içerisinde sanatçının tuvaliyle özgürce oynayamadığı, duygularını, düşüncelerini ortaya yeterince koyamadığı zamanları yaşadı. XIX. yüzyıl da sadece Batı da değil insanlık tarihinde de yeni bir aşama olarak kabul edilen endüstri çağıyla birlikte akademizmin, sarayların, kiliselerin katı kurallarından sıyrılarak "modernizm" ve "post-modernizm" anlayışının getirdiği "özgür" eğilimlere doğru yelken açtı. Böylece sanatçı, kendi dışında bir amaca baş eğen uygulayıcı konumundan çıkarak, egemen bir yaratıcı konumuna ulaşıp, özgürlüğünü kazandı. XIX. yüzyılın ikinci yarısında empresyonizmle başlayan ve günümüze değin onlarca anlayışa kadar uzanabilen farklı sanat akımlarını ortaya koydu.

 

Bugün, Batı'da yaratılan akımların çıkış noktalarına bakıldığında, hemen hemen hepsinin temelinde sanatçının özgürce kendini ortaya koyma çabasının yattığı görülür.

 

Batı kültürünün her döneminde ise, yeni bir dönem başladığı zaman (bunu tüm medeniyetler içinde düşünebiliriz) bir öncekinin değerler dünyası ile hep yeniden hesaplaşma zorunluluğu doğmuştur. Alışkanlıklar ve bilinenlere aykırı olan her şey yenidir. Bunun içindir ki, yenilik bazılarına garip, bazılarına geri, bazılarına da bozuk ya da değersiz görünür. Bu nedenle eskilerle yeniler arasında hep bir mücadele söz konusudur. Fakat tarihteki örnekler de göstermiştir ki; eskinin, yeniye karşı direnişi boş bir çabadan ileriye gidememiştir. Zira, eskiye karşı yenilgiye uğrayan hiç bir yenilik yoktur. Çağın baş döndürücü değişimi karşısında elde edilen özgürlükler neticesinde sanatta da dış dünyadan içselliğe doğru kayan bir eğilimin söz konusu olduğu bilinmektedir. Artık görünürde olan değil, sanatçının görmek istediği ön plandadır. Çoğu gerçekçi ressamlara göre: "Her şeyin gerçek ve doğru olanı güzeldir ve ancak doğada bulunur."  Öyleyse sanatçı doğadaki bu güzeli, aynı şekilde yansıtarak elde edebilir. İnsanlar nesnelerin biçiminden hoşlanır ve taklit ne denli başarılı olursa o denli hoşumuza gider gibi bir takım eskimiş saplantılara kapılarak yenilerin özgürce tuvalle hesaplaşabilmesini günümüzde hala yadırgayabilmektedirler. Şayet gerçeği olduğu gibi yansıtan eserler güzel sayılsa idi, gerçeğe en uygun olan fotoğraf sanatının en değerli sanat eseri olarak değerlendirilmesi gerekmez miydi? Bu çok doğruluk taşımasına karşın bir ressamın yaptığı resmin estetiksel değeri ile fotoğrafın estetiksel değeri bir tutulmaz. Fotoğraf daha gerçek olduğu halde düşünce ve ruh yapısından yoksundur.

 

Nesneleri, göründükleri gibi tasvir etmekten vazgeçtikleri zaman, sanatçıların önünde büyük imkânların açıldığını, bunun biçimler için olduğu kadar, renkler içinde geçerli olduğunu belirten Gombrich, sanatçıların optik açıklamalar için istedikleri renkleri, serbestçe seçebildiklerini böylece metafizik düşüncelerini çok rahat biçimde dile getirebildiklerini söyler.

 

Günümüzün sanatçısı, büyük mücadelelerin ardından artık özgürlüğünü elde edebilmiştir. Sürekli yeni bilgiler, etiketler duyu ve duyumlara açık ve yüklü olduğu için daima bilgi ve düşünürlerin önündedir. Zira sanatçı hayatı yaşayarak düşünür, düşünerek yaşar. Onun görevi, bilginin en üst düzeyine ulaşmaktır. Yaşamın ve evrenin gizemli yönlerini arayıp özgün yöntemlerle insanlığa aktarmaktır. Bu bağlamda günümüz sanatçısı, yeni akımlar doğrultusunda artık belli bir uğraşın temsilcisi olarak bilinen bir takım ustalıklar göstermek zorunda değil. "...Sanatçı, doğanın nabzını elinde tutmalı; onun ritmiyle kendisi arasında bir uyum sağlamalı" diyen Matisse, bundan yüz yıl önce nesnenin doğasına aykırı renkleri özgürce kullanmaktan çekinmeyerek insan saçlarında yeşil, kırmızı yada mor, yüzlerde parlak pembe renkleri rahatça kullanabilmiştir.

 

Maleviç XX. yüzyılın ilk çeyreğinde "Nesnelerin boyunduruğundan kurtulalım, gerçek resim üretimine girelim" diyerek, sanatta bir devrim yarattı. Maleviç'e göre nesneler dünyası insan iradesinin tasarısı olarak tanımlanır. Yine ona göre: nesneler, sanatçının kendi çıkarları için tasarlanmış bir dünyadır. Bu nedenle, evrenselliğe açılabilmek için, doğaya bağlı olan dünya görüşlerinin temelden yıkılması gerektiğine inandı ve tasarladığı dünyaya ulaşabilmek için soyutlamayla işe başladı. Soyut resmin babası olarak kabul edilen Kandinsky ise, "Artık kesin olarak şunu biliyorum: Obje resimlerime zararlı olmaktadır." diyerek objelerin dış görüntüsünden kendini uzaklaştırdı.

 

Bugün gelinen nokta da sanat, sürekli yenilik isteyen, devingen bir olgu halindedir. Bu yeniliği oluşturansa, özgür bir sanat ortamında, sanatçı ve sanatı oluşturan temel unsurlardır.

 

Çağımızın sanatçıları, özgür insanlar karşısında, özgürce yaşanmadıkça hiçbir şey yaratılamayacağı, düşüncesinden hareket ederek, insanlık bilinçlerindeki özgürlüğü hissettirmek için, hiç çekinmeden kuralları çiğnemişlerdir. Kuralsız, ilkesiz, plansız bir sanat anlayışı bütün sanat türlerinde yerleşmiş, artık sanatın sonu geldi mi tartışmaları başlamıştır. Bunda demokrasi yönetiminin kişilere verdiği özgürlüklerin payı büyüktür. Eski dönemlerde görülen yapıtlarda, belirli bir zümrenin yapay ve kurallara bağlı duyguları artık bütün önemini yitirmiş olup, eskiden ayıp, günah, çirkin sayılan konular günümüzde, sanatçının dilediği şekilde hiç çekinmeden biçimlendirilmektedir. Sanat önceleri salt biçim bakımından özgürlük ararken, bugünün çağdaş estetiğinde anlam, konu ve ruh bakımından da özgürlük aranmaktadır. Toplumlar sürekli değişim içinde olduğuna göre, değişen yeni toplumun özgürlük arayışı da yeni değerlere göre belirlenmektedir. Ancak bilinen gerçek, sınırsız özgürlük hiçbir zaman olmamıştır, olmayacaktır da.

 

Doç. Dr. Hüseyin ELMAS

 

 

 

       YARARLANILAN KAYNAKLAR

-Eröge, Celaleddin. (1967). Sanatın Geleceği. Ankara Sanat Dergisi, 15, 10

-Gombrich, E.H. (1986). Sanatın Öyküsü. (Çev. Bedrettin Cömert). İstanbul: Remzi Kitap Evi Yayınları

 -Hauser, A. (1984). Sanatın Toplumsal Tarihi.( Çev.Yıldız Gölönü ). İstanbul: Remzi Kitap Evi Yayınları

-Lynton, Norbert. (1882). Modern Sanatın Öyküsü. (Çev. Cevat Çopan, Sadi Öziş) İstanbul: Remzi Kitap Evi Yayınları

-Tolstoy,  (1992). Sanat Nedir?. İstanbul: Şule Yayınları

-Turani, Adnan. (1998). Çağdaş Sanat Felsefesi. İstanbul: Remzi Kitapevi yayınları.

Bu haber 4288 defa okunmuştur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit
    Ramazan bayramına doğru09 Nisan 2024

Sponsor Alanı

Sponsor Alanı

 

ANKET

ANAMUR OKULLARINDA SERBEST KIYAFET UYGULANSIN MI?




Tüm Anketler

0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder.
RSS Kaynağı | Anasayfa | İletişim

(c)2012 Anamur Sedir