anamursedir-anamur dergi
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM

Sponsor Alanı

Anamur SEDİR

Anamur SEDİR 1993-1994

   -Aralık   1993  1. Sayı
   -Ocak    1994  2. Sayı
   -Şubat   1994  3. Sayı
   -Mart     1994  4. Sayı
   -Mayıs   1994  5. Sayı

MAKİ DERGİSİ

MAKİ DERGİSİ-105

Saat

Ana Menü

Sponsor Alanı

 

Ziyaretçi Bilgileri

»Aktif 20  
»Bugün 924  
»Toplam 14034243  
Sayın Ziyaretçimiz
»IP'niz | 3.145.151.141
» Bu sitemizi ziyaretiniz

HAVA DURUMU

ANAMUR

MİLLİ MÜCADELENİN ÖNSÖZÜ ÇANAKKALE

Ulvi KESER

16 Mart 2013, 14:22

Ulvi KESER

        MİLLİ MÜCADELENİN ÖNSÖZÜ ÇANAKKALE

1579’da Sokollu’nun ölümünün ardından girdiği bütün savaşlardan yenik ayrılan, Yükselme ve Duraklama Devri’ni tamlayarak Gerileme ve Yıkılma Süreci’ne giren Osmanlı İmparatorluğu’nun tam 336 yıl sonra cepheden başı dik ve zafer kazanarak ayrıldığı tek cephe Çanakkale Cephesi olmuştur ve Osmanlı bu zafer için 3 asırdan fazla beklemek zorunda kalmıştır. Dahası Birinci Dünya Savaşı’nda Sina’dan Filistin’e, Galiçya’dan Arap çöllerine ve “bizim olmayan topraklarda” Anadolu insanını heder eden zihniyetin zafer kazandığı tek cephe de bize ait olan bir cephedir, yani Çanakkale’dir.

57.084 şehit verdiğimiz Çanakkale Muharebeleri Türk edebiyatının ulu çınarı Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın “Çanakkale; Çağlar üzre destanların özüdür… Çanakkale yeni Türkiye’nin önsözüdür.” dizelerinde olduğu üzere cumhuriyet Türkiye’sinin ve onun 1919-1922 sürecinde yedi düvele karşı verdiği mücadelenin de önsözdür adeta. Çanakkale’de verilen mücadele sadece üstün işgalci güçlere karşı verilmiş bir mücadele ve direnç değildir sadece.

Mazlumun hakkını korumaya yönelik, işgalci zihniyetin azgınlıklarına gem vurmaya dönük bir başkaldırı, bir isyan ve direniştir adeta. Yediden yetmiş yediye “Bu vatan bizim.” diyen insanların mücadelesidir ve karşılığında çok büyük diyetler de ödenmiştir. Siz Galatasaray Lisesi’nden 1915 yılında neden hiç mezun çıkmadığını bilmez misiniz? Ya İstanbul Lisesi renklerini neden siyah olarak değiştirdi? Peki ya İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin 1915 yılında mezun ettiği hiç mi doktorumuz olmadı? Maalesef olmadı çünkü o kınalı kuzular vatan aşkıyla gittikleri o topraklarda işgalci sömürgeci dünyaya karşı mücadelede hakka yürüdüler, bayrak oldular, vatan oldular, bu toprakları vatan yaptılar.

Neden Tokatlılar Hey Onbeşli onbeşli, Tokat yolları taşlı” diye başlayan bir türkü, bir ağıt söylediler dersiniz? Hiş biz maalesef böylesine acı dolu bir yakımda bile göbek atmayı becerebilen bir millet olduk maalesef bilinçsizce ve umarsızca. Hala 57. Alay güzergâhı bile doğru dürüst tespit edebilmiş değiliz. 7/8 Mart 1915 gecesi bölgeye mayın döken Nusrat’ı da Nusret yapıp bu harekâtı neden illaki 17 Mart tarihine taşıma ısrarından kurtulamadık hala bilinçsizce. Çanakkale konusunda kasıtlı olarak yapılan en önemli tahribat ise bu cephedeki şehit sayısıyla ilgilidir. Konuyla ilgili net ve kesin bilgiler Milli Savunma Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, ATASE (Askeri Tarih ve Etüd Başkanlığı) arşivlerinde mevcuttur ve bu cephedeki kesin şehit sayımız 57.084 kişidir. Yıllardan beridir ortalıktan dolaşan 250.000 rakamı yanlıştır, kasıtlıdır ve doğru değildir.

Dünya savaş tarihinin ilk ve tek ölüm emri bu cephede verilmiştir. Mustafa Kemal’in “Ben size ölmeyi emrediyorum.” emri burada verilmiştir ve bu ülke çocukları tereddütsüz emri yerine getirmiştir. Mustafa Kemal’in askeri anlamda stratejik dehasının ön plana çıktığı bir muharebedir Çanakkale. Alman General Liman Von Sanders’in bile stratejisini öğrenmek, dehasından faydalanmak için çadırının kapısında beklediği Mustafa Kemal uyguladığı ince taktik ve stratejiyle boynu bükük vatan evlatlarının cepheden gururla ve coşkuyla ayrılmasına imkan sağlamıştır.

         “Osmanlı zabiti kumandan önünde kaçmakta olan Osmanlı askerlerini durdurdu ve onlara ‘Neden kaçıyorsunuz?’ diye sordu. Osmanlı askeri şaşkınlık içerisinde ‘Kumandanım mermimiz bitti. Düşman yaklaşıyor, onun için kaçıyoruz.’ diye cevap verdi. Osmanlı zabiti kumandan ‘Merminiz yoksa süngünüz var. Derhal süngü takın.’ diye emir verdi ve askerlerin süngü takmasından sonra muharebeye devam ettiler.”

Maalesef bugün Çanakkale’de devlet tarafından görevlendirilen ve kendilerine “Alan Kılavuzu” şeklinde isim verilen bir takım kişiler tarafından Çanakkale Muharebeleri ve bu dönem işte bu ve buna benzeyen hikâyelerle anlatılmaktadır. Burada bahsedilen Osmanlı zabitinin Türkiye Cumhuriyeti devletini de kuracak olan o büyük şahsiyet olduğunu söylemeye gerek yok şüphesiz. Şüphesiz savaş çok boyutlu ve geniş katılımlı bir olgudur; ancak bu savaşı şu veya bu şekilde ak saçlı ninelere, aksakallı dedelere mal etmek, gaipten gelen seslere kulak verilerek kazanılmış bir muharebe haline dönüştürmek en basitinden o topraklarda hayatını kaybedenlere karşı saygısızlıktır. İnsana sormazlar mı “Bu aksakallı dedeler Allahüekber Dağlarında, Sina’da, Filistin’de neden ortaya çıkmadı?” diye.

Savaş taktik, strateji, planlama, askeri güç, deha ve silahla kazanılır; ancak büyük savaşları ancak büyük komutanlarla kazanabilirsiniz. Esat Paşa büyük komutandı ama savaşı kazandıran Mustafa Kemal olmuştur. 19.Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal, İngilizlerin Kıbrıs’a en çok Türk savaş esirini getirdikleri Çanakkale’deki kıyı savunması ile ilgili olarak inisiyatif kullanarak harekete geçmiş ve düzenlediği karşı taarruzlarla Limon Van Sanders’in savunma düzenindeki hatasını büyük ölçüde düzeltmiş, Osmanlı Devleti üzerindeki “hasta adam” imajını ortadan kaldırarak Türk Ordusu’nun Balkan Harbi’nin acılarıyla ilgili ezikliğini üzerinden atmasına sebep olmuştur.

İngiltere’nin, Avustralya’nın ve müttefiklerinin “TommyAtkinsonları” ve “Johnnyleri” karşısında Memed direnmiş, direnmiş, direnmiştir. İlginçtir İngilizler bu cephede esir aldıkları Türk askerlerini Kıbrıs’ta açtıkları esir kampına götürmüşler ve onlara uyguladıkları ağır baskı ve zulmü Kıbrıs Türklerine de göstererek bir nevi psikolojik harp unsuru yaratmışlar, Kıbrıs Türklerinin özgürlük mücadelesi vermelerini de engellemeye çalışmışlardır. Adada İngiliz üniforması giydirerek Çanakkale’ye Kıbrıs Türklerini getirmesi de bu yüzden olsa gerek. Öte yandan Kıbrıs Türklerinin “Biz kardaşlarımıza, karındaşlarımıza silah doğrultmayız.” tepkileri ve ağır cezalar, idamlar ve kürek mahkûmiyetleri ve sürgünlere rağmen geri adım atmamaları, ayrıca 1915-1922 döneminde Kıbrıs adasındaki Çanakkale savaş esirlerini kurtarma girişimleri maalesef bilmediğimiz ancak her türlü takdirin ve övgünün üzerinde davranışlardır.

Silah, teçhizat, askeri güç ve emperyalist aşağılama karşısında azim, cesaret ve fedakârlık kazanmıştır sonunda. Bunca gözyaşı, acı, kan ve silah sesleri arasında bu cephedeki savaş aslında tam bir “Centilmenler Savaşı” da olacaktır aslında. No Man Zone denilen bölgede yaralı ve ölülerin toplanması için verilen ara, yaralı değişimleri, 1948’de imzalanacak Cenevre Konvansiyonu’na inat hasta, yaralı, silahsız, esir, sağlıkçıların savaş dışında tutulması, Avustralya ve Yeni Zelanda’da tam bir halk kahramanı olan, cankurtaran ve sedye olarak kullandığı eşeği Murphy’le yaralı ve ilaç taşıyan, Sydney, Melbourne ve Canberra başta olmak üzere pek çok şehirde heykelleri dikilen “Eşekli Adam John Simpson Kirkpatrick” ve eşeğine cephede ateş edilmemesi gibi binlerce örnek verilebilir.

Kendine özgü bir pervasızlık ve bir atılganlık şuuru içinde saklanan Türk insanının” esareti, kahramanlığı, fedakarlığı şüphesiz her türlü takdirin üzerindedir; ancak askeri yönetim, liderlik, inisiyatif, öngörü, stratejik hamleler ve doğru yönlendirmeler olmadan ordu sadece bir yığından ibaret kalır.

Bu savaş Yarbay Hüseyin Avni’den Nusrat’ın komutanı Yüzbaşı İsmail Hakkı Bey’e, vatanı sırtlayan Edremit Havranlı Seyit Onbaşı’dan 57. Alay’ın isimsiz kahramanlarına, Ezineli Yahya Çavuş, Bigalı Mehmet Çavuş, Galatasaray Lisesi hademelerinden Eğinli Mustafa ve Ahmed, Kemahlı Rıza, Boyabadlı Halid ve Şileli Selim Çavuş, Ayaşlı Ecir Bin Mustafa, Mülazım-ı evvel Ruhi Bey gibi binlerce kahramanın da hikâyesinin yazıldığı bir kahramanlık destanıdır. Bunun içindir ki bu ülkenin ulusal marşının altına imzasını atan Milli Şair dizelerinde‘Bedr’in aslanları ancak bu kadar şanlı idi.” demektedir ve o “Bedr Aslanları” kendilerine komutanlık yapan Mustafa Kemal gibi bir dehayla tarihin seyrini değiştirmeyi başarmışlar, “kan, kemik ve etin yaptığı tümsekte amansız ve çetin savaşlar sonucunda bütün milletin hürriyet zevkini tatmasını” sağlamışlardır.

Çanakkale akıl, strateji, cesaret, memleket sevdasıyla bir araya gelmiş insanların verdiği bir kahramanlık hikâyesidir anlamasını bilenler için. Şehitlikleri otopark yapanlar, şehitliklerde fındık fıstık yiyerek dolaşanlar, bu kahramanlar ordusunu aksakallılara tevdi edenler, yalanlar üzerine yeni bir Çanakkale inşa edenler, tarihten intikam alma çabasında olanların bunu anlaması ise biraz güç olsa gerek. Bayrağın altında Türklüğünü yaşayan herkese bu zafer kutlu olsun.

Doç. Dr. Ulvi KESER

Bu haber 2432 defa okunmuştur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit
    Ramazan bayramına doğru09 Nisan 2024

Sponsor Alanı

Sponsor Alanı

 

ANKET

ANAMUR OKULLARINDA SERBEST KIYAFET UYGULANSIN MI?




Tüm Anketler

0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder.
RSS Kaynağı | Anasayfa | İletişim

(c)2012 Anamur Sedir