anamursedir-anamur dergi
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM

Sponsor Alanı

Anamur SEDİR

Anamur SEDİR 1993-1994

   -Aralık   1993  1. Sayı
   -Ocak    1994  2. Sayı
   -Şubat   1994  3. Sayı
   -Mart     1994  4. Sayı
   -Mayıs   1994  5. Sayı

MAKİ DERGİSİ

MAKİ DERGİSİ-105

Saat

Ana Menü

Sponsor Alanı

 

Ziyaretçi Bilgileri

»Aktif 73  
»Bugün 755  
»Toplam 14023474  
Sayın Ziyaretçimiz
»IP'niz | 18.220.106.241
» Bu sitemizi ziyaretiniz

HAVA DURUMU

ANAMUR

MEZARLIKLAR (Kabristanlar)

Fatma ÖZDENİZ

01 ?ubat 2015, 22:50

Fatma ÖZDENİZ

                 MEZARLIKLAR (Kabristanlar)

 

Mezarlık veya kabristan ölülerin defnedildiği mezarlardan meydana gelen bir gömü alanıdır. Arapçada (Mezar), Latincede (Gravis) ölen birinin veya bir hayvanın gömülü olduğu yer (kabir, sin, makber, gömüt) anlamına gelir.

 

 

Eskiden mezarlıklar ev ve yerleşim yerleriyle iç içe idi. Orta çağda kolera ve veba salgınları mezarlıkların yerleşim yerlerinden uzakta kurulmasına neden olmuştur. Sessiz sakin kırlar yahut ormanlıklar tercih edilmektedir.

 

Fransa’da Pere-Lachaise Mezarlığı, İstanbul’da Karaca Ahmet Mezarlığı, Ankara’daki Karşıyaka mezarlıkları en meşhur mezarlıklardır. Ölünün yakınları ölüyü unutmama adına; mezarlara çiçek ekme, başucuna mezar taşı dikerek unutmamayı simgeleyen, kültürden kültüre değişen yazılarla ölünün kimliği yazılır. Bayramlarda yine örfümüze uygun olarak mezarlık ziyaretleri yapılır. Fatihalar, Yasinler okunup dualar edilir. Geçmişimize saygımızdan dolayı mezarlığın önünden geçerken müzik çalınmaz. Mezarlık, sakin, zararsız bir topluluğa ev sahipliği yapan yerleşim yeridir. Ziyaretçilerine; korku, huzur ve hüznü bir arada yaşatan, duygularımızla darmadağın olduğumuz, misafir değil bir gün ev sahibi olacağımız yer. Ebedi istirahatgahımız. Maddemizin toprak olup ruhlarımızın dolaşacağı yer. Hayat kavgalarımızın, çıkarcılıklarımızın, iyilik çabalarımızın çok boş olduğunu gördüğümüz, toplumun, tasvibini, nefretini kazanmış isimlerin yazılı olduğu binlerce, milyonlarca mermer parçasının dikili olduğu alan. Ebedi hayata yol alıp konaklanan ebediyet istasyonu.

 

       

 

İslami anlamda kabir ebedi değildir. Mahşere kadar bekleme yeridir.Peygamber Efendimizin buyurduğuna göre ‘öldükten sonra ölenin kıyameti kopmuştur'.

 

Peygamberlerin, sahabelerin, halifelerin, ermişlerin, evliyaların, devlet büyüklerinin, hükümdarların kabirlerine özel önem verilirdi.

 

Bunlara ölüm mimarisi denir. Her kişinin özelliğine göre yapılmış, özenle dizayn edilir, örtülerle mezar kaplanır.

 

                       

 

Türkler ‘in mezar mimarisi ‘kümbet” ve “türbe”dir. Günümüze kadar gelmiş, yaşayan, muhafaza edilmiş kümbet ve türbeler oldukça fazladır.

 

Tarihe mal olmuş kişiler için ‘anıt mezarlar, yapılmıştır. Piramitler, Taç Mahal, Büyük Selçuklu Hükümdarı Sencer’in Türkmenistan’daki, Orta Asya da Ahmet Yesevi’nin, Timur’un türbeleri vardır. Anadolu’da sayılamayacak kadar çok kümbet ve türbeler vardır.

 

Bunlara birkaç örnek verebiliriz:

Nevşehir’de, Kayseri’de Döner Kümbet,

Malatya’da Kanlı Kümbet,

İstanbul’da Eyüp Sultan ve birçok padişah türbeleri.

Ankara’da Hacı Bayram Veli,

Konya’da Mevlana Türbesi,

Menemen’de Kasım Paşa Türbesi,

Mersin’de Zeyneli Abidin Türbesi,

Adıyaman’da Abuzer Gaffari Türbesi,

Kâhta’da Hacı Yusuf Türbesi,

Seyhan’da Ramazan Oğlu Türbesi.

Bunlara ekleyebileceğimiz çok örnek var.

 

 

 

Anıt Kabir mozole şeklinde yapılmıştır.Buna sebep Atatürk’ün devlet adamlığı,asker kişiliği,siyasi kimliğini ifade açısından düşünülerek yapılmıştır.

 

 

Ancak Allah’ın karşısına çıkarken; yapmamamız gerekenleri yaptığımızdan, yapmamız gerekenleri de yapmadığımızdan korkalım. Dinimize ters gelenleri mi yaptık yoksa dinimize riayet ettik mi? Kul hakkı en önemlisi. Onu dünyada bizi temsil edecek evlatlara öğrettik mi? Yoksulu ve düşkünü gözettik mi? Yaşlı ve hastaları ziyaret edip dualarını aldık mı? Sevinenin sevincine üzülenin üzüntüsüne ortak olduk mu? Aç bir hayvanı doyurup, susuz kalmış, boynunu bükmüş bitkileri sulayarak onları hayata döndürüp insanlığa bağışladık mı? Anayı, babayı, gavimgardaşı, komşuyu gözettik mi? Zalimle mi arkadaşlık ettik, âlimle mi? İşte bu sorulara olumlu cevaplar verebiliyorsak ne mutlu. Kendimizi muhasebe etmek insanın en büyük erdemidir. Halk şairlerinden Aşık İsmail Daimi şu dörtlüğüyle çok güzel anlatmış:

 

Ben beni bilmezdim hatır kırardım.

Meğer ilmim noksan imiş bilemedim.

Ben insandan başka ilah arandım.

Meğer ilah insan imiş bilemedim.

 

Ölümün insanı Allah’a ulaştırdığına, gerçek sevgilimizin Allah olduğuna inanırız, ilahi öze ulaştığımızda insancıl duyguların ve anlamlarının güzellik içinde yok olacağına inancımız tamdır.

 

Bende geçmişimin yattığı mezarlıkları ziyarete giderim. Yüreğimden neler koptuğunun tarifi pek zordur. Her yakınımın zihnimdeki anıları ayrı ayrıdır. Orada çok gerilere gideriz. Hepsinin hikâyesi ayrı masalı dersen çok hazindir. Orada onları okumak okuduklarını gönülden göze gelen sularla yıkamak, duyulan hüznü bir nebze hafifletir. Her mezarda hatıralar vardır. Annemin yavrum deyişi, babamın başımı okşayışı, ağabeylerimin koruyup kollamaları, kardeşlerimle oynamalarımız ve paylaştığımız acı tatlı anılarımız hepsi orada. Annemin, babamın zaman, zaman hatalarımızı önümüze sererek bize nasihatlerini, bizimle duydukları gururlarını, en önemlisi kısıtlı maddi imkânları ile bize gösterdikleri özverileri hatırlarken içimi buruk bir hüzün kaplar, onlara olan vefa duygularım kabarırda gözlerim ıslanır. Onlarda bana bir şeyleri ifade ederler sanki sessizliklerinde; biz rahatız sizde rahat olun der gibi. Onlarla görüşmenin huzurunu yaşayarak ayrılırım.

 

Eşimin ve ailesinin mezarlığı çam ağaçlarının gölgesinde, nefis çam kokusuyla ayrı güzeldir. Oradaki geçmiş farklı, yaşanmışlıklar, duygular, özlemler, geriye dönük hayaller farklı. Evlatlarımın kökü, soyu, sülalesi. Kucaklarında büyüdükleri babaanneleri, dedesi ve fedakâr bir baba. Düşündükçe insanı dünya âleminde seyahat ettiren duygular, Sanırım her geride kalan için bunlar aynıdır. Bazen iki damla gözyaşı bunların ifadesidir, bazen de derin bir yürek acısı ile sarsılarak veda ederiz. Rahat uyumalarını dileriz Allah’tan.

 

Her canlının ölümle yüzleşeceği gerçeğinin bir gün tecelli edeceğini unutmamak üzere sağlıklı, mutlu ömürler…

 

Fatma ÖZDENİZ

Ocak-2015

Bu haber 2650 defa okunmuştur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit
    Ramazan bayramına doğru09 Nisan 2024

Sponsor Alanı

Sponsor Alanı

 

ANKET

ANAMUR OKULLARINDA SERBEST KIYAFET UYGULANSIN MI?




Tüm Anketler

0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder.
RSS Kaynağı | Anasayfa | İletişim

(c)2012 Anamur Sedir