anamursedir-anamur dergi
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM

Sponsor Alanı

Anamur SEDİR

Anamur SEDİR 1993-1994

   -Aralık   1993  1. Sayı
   -Ocak    1994  2. Sayı
   -Şubat   1994  3. Sayı
   -Mart     1994  4. Sayı
   -Mayıs   1994  5. Sayı

MAKİ DERGİSİ

MAKİ DERGİSİ-105

Saat

Ana Menü

Sponsor Alanı

 

Ziyaretçi Bilgileri

»Aktif 26  
»Bugün 825  
»Toplam 13991415  
Sayın Ziyaretçimiz
»IP'niz | 54.221.69.42
» Bu sitemizi ziyaretiniz

HAVA DURUMU

ANAMUR

TAKINTI (OBSESYON)

Fatma ÖZDENİZ

12 Ekim 2014, 00:25

Fatma ÖZDENİZ

                TAKINTI (OBSESYON)

 

Takınmak ve takındıklarımızı üzerimizden atamamak insanın elinde olmayan ve istemediği bir rahatsızlıktır. Böyle şeyleri hiç sevmeyiz ama hepimizin azda olsa bir takıntısı vardır. Bunlar ne mantıkla nede muhasebe ile uzaklaştırılamayan, istenmeyen saplantı haline gelmiş tutkulardır.

 

Bazen karşımızdakilere ne saplantılı adamlar deriz. Onların herhangi bir görüşte sabit fikirli olduklarını düşünür, kınamaya bile geçeriz. Hiç kendi tutkularımızdan haberimiz yoktur. Bu tür rahatsızlıkları olanlar kendilerini toplumda her şeyi en iyi bilen, mükemmellikle dolu sanırlar.

 

Takıntılar insanı mutsuz eder. Çünkü her olgu, isteyerek aldığı bir obje bile onu rahatsız etmeye yeterde artar bile. Güzel bir gezi planlarlar, hazırlıklar yapılır, geziye çıkılır. Daha arabaya binmeden asabiyet başlar. Beyin araba kullanışından tutunda çocukların davranışları hepsi ama hepsi ayrı takılır. Gezi yerine vasıl olunur. Gel gör ki orada da, isteyerek gidilen o yerde de takıntılarla bezenmiş bu insanları mutlu etmenin mümkün atı yoktur. Her şeye bahane, her şeye eleştiri. Yalnız kendilerini değil yanındakilerde rahatsızdırlar. Hâlbuki tadını çıkartmak ne güzeldir.

 

Alış verişe çıkarlar; oranında tadı yoktur. İstediklerini bin bir incelemeden, denemeden sonra alırlar ama memnuniyetsizlikleri vardır.

 

-Sarıyı aldım ama yeşili de mi alsaydım? Gibi almadıkları objeleri düşünürler. Yarın gidip onu alayım bunu geri vereyim. Yok, yok ikisini de alayım.

 

-Tezgâhtar niye öyle baktı? Sanki benimle alay etti.

 

-En iyisi yarın ben bunu geri vereyim. Bir daha da oradan bir şey almayayım.

Arkadaşına çay, kahve içmeye gider. Arkadaşının kendini karşılamasından tutunda; kahve fincanından tepsiye, çay bardağından çayın demine takarda takar. Hele çayın yanın da masum ev sahibi börek, kek, gibi şeyler ettiyse yandı hiç kusur bulamadıysa ‘ yumurtası çok olmuş veya karbonat fazla’ der. Yüzene ayrı bir ifade takınır. Günahsız ev sahibini bakışla ile tırmalar. Dahası da var; etti edemedi yanındakini dürterek, fısıldayarak olumsuz düşüncelerini aktarır. Hâlbuki bu hareketler hem kendisine hem oradakilere nezaket dışı anlar yaşatarak ol birliktelikten zevk alınmamasına neden olurlar.  Bu tür birkaç tekrardan sonra yalnız kalır. Bu defada neden yalnızım diye şikâyet eder.

 

Kapıdan çıkacaktır ama aynaya bir bakar bir daha bakar. Yok, olmamış hadi kıyafet değiştir tam çıkacak ocağı söndürdüm mü? Biraz ilerler kapıyı kilitledim mi?

 

-En iyisi dönüp hem ocağı, hem kapıya bakıyım der. Derken musluk aklına gelir.

Belki bunları hiç istemeyiz ama hayatımızda çıkarmak zordur. Bazen insanlar yapmak isteyip de yapamadığı şeyler için de ukde olarak kalır. Zaman, zaman onu hayal eder. Bu çok zararlı düşünce tarzı değildir hatta bu hayalini gerçekleştirmek için çalışmaya başlayabilir. ‘ Hayal edilmezse gerçek bulunamaz. ‘  büyük projeler önce hayal edilir, sonra da yapılır. Bu tür insanlar ettikleri duaları bile; üçe, yediye, on bire tamamlarlar.  Evde yaşayanları bu halleri ile mutsuz ederler.  Kadınlar kocalarının, kocalarda kadınlarının takıntıları yüzünden huzursuz yaşarlar. Yaşantılarını sevimsiz bir hayat şekline dönüştürürler. Küçüklere de bu halleriyle kötü örnek olurlar.

Bazı hanımlar erkeğin kalktığı koltuğa oturmaz.

 

Akşamdan sonra komşusuna soğan, sarımsak, acı biber, kibrit gibi şeyler uğursuzluk getirir diye vermezler.

 

Yaşamı herkes için çekilmez hale getirmemek için takıntılarımızı terk edip kendimizi yenilemek birazda olsa elimizde. Kaldı ki her zaman takıntılarımız zararlı değildir. Bazen de bir tedbirdir.

 

Yaşamımızda ‘ masumane ‘ takıntılarımız da vardır. Biz bunlarla yaşarız. Kaldı ki temizlik, tertiplilik, kontrollü olmak, kuralcılık gibi kişilik özelliklerimiz hayatımızı daha kaliteli ve başarılı yaşamamıza neden olur.

 

Bir öğrencinin derslerine zamanında çalışmayı adet haline getirmesi.

 

Bir memurun görevine saatinde gidip işlerini düzenli yapması hem vatandaşı, hem idarecisini mutlu eder.

 

Aile ferlerinin aldığını aldığını yerine koyması evin düzenli olmasını sağlar.

 

Bu gibi takıntılar insanları mutlu eder.

 

Ancak kişiler takıntıları nedeniyle işini aksatıyor, beraber yaşadığı insanları zora sokuyorsa işte o zaman bu bir hastalıktır.

 

Allah’ tan güçlü bir mantıkla takıntılardan uzak üzüntüsüz, acısız, mutlu ve umutlu günlerin tüm insanların olması dileğiyle.

 

Fatma ÖZDENİZ

Bu haber 1804 defa okunmuştur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit
    NE OLDUYSA BİZE, AZAR, AZAR OLDU26 Ocak 2024

Sponsor Alanı

Sponsor Alanı

 

ANKET

ANAMUR OKULLARINDA SERBEST KIYAFET UYGULANSIN MI?




Tüm Anketler

0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder.
RSS Kaynağı | Anasayfa | İletişim

(c)2012 Anamur Sedir