anamursedir-anamur dergi
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM

Sponsor Alanı

Anamur SEDİR

Anamur SEDİR 1993-1994

   -Aralık   1993  1. Sayı
   -Ocak    1994  2. Sayı
   -Şubat   1994  3. Sayı
   -Mart     1994  4. Sayı
   -Mayıs   1994  5. Sayı

MAKİ DERGİSİ

MAKİ DERGİSİ-105

Saat

Ana Menü

Sponsor Alanı

 

Ziyaretçi Bilgileri

»Aktif 13  
»Bugün 2684  
»Toplam 14025403  
Sayın Ziyaretçimiz
»IP'niz | 3.143.0.157
» Bu sitemizi ziyaretiniz

HAVA DURUMU

ANAMUR

İSTİKLÂL MARŞININ KABULÜ VE M. AKİF ERSOY

Mustafa KAYA

12 Mart 2012, 20:31

Mustafa KAYA

12 Mart 1921 tarihi İstiklal Marşımızın kabul edilişidir.

 

Osmanlı Devleti 600 yıl gibi uzun bir süre tarih sahnesinde kalmış ve dünyaya nizam intizam vermiştir. Bu süre içerisinde: Kuruluş devri, yükseliş devri, duraklama devri, gerileme devri ve yıkılma devri gibi dönemler geçirmiş olup, emperyalist devletlerin yıkım projeleri ve kendi içimizdeki yanlışlıklar sebebiyle koca OSMANLI yıkılmış en sonunda Türkiye Cumhuriyet’inin kurulması ile yeni bir devlet, yeni bir yönetim şekli ortaya çıkmıştır.

 

Özellikle 1800’lü yılların son çeyreği ile 1900’lü yılların ilk çeyreğinde Osmanlı Devleti gücünü tamamen kaybetmiş, “HASTA ADAM” adını almıştır. Trablusgarp Savaşı, Balkan savaşları, içinde yedi-sekiz cephede savaşmış olduğumuz İstiklal Savaşı… Gibi büyük savaşların bulunduğu dönem yaşanmıştır.

 

Osmanlının bu dönemdeki padişahlarına baktığımız zaman KANUNİ, FATİH, YAVUZ… Gibi heybetli ve dünyayı dize getiren padişahların yerini tecrübesiz, ehliyetsiz, yöneticilik yönünden eksik olan( Hepsi değil) padişahlar almış, emperyalizm bütün gücü ile üzerimize saldırmış bağımsızlığın ve memleketin tehlikede olduğu bir döneme girilmiştir.

 

İşte tam bu sırada ATATÜRK ve arkadaşları yeni bir devletin kurulmasının kaçınılmaz olduğunu görürler ve Padişahlık döneminden Cumhuriyet dönemine geçilir. Bir devletin bağımsız olmasında bayrak ve milli marşın veya diğer adıyla bağımsızlık marşının olması bağımsızlığın en önemli şartlarındandır.

 

Bu düşünce ile yeni olan Cumhuriyetin yeni bir bağımsızlık marşının olması düşünülür. Bütün şairlere bir bağımsızlık marşı yarışmasının açıldığını, birinci gelen şiirin milli marş olarak kabul edileceğini ve şairine de 500lira ödül olarak para verileceğini duyururlar(.Yapılan hesaplara göre o günkü 500 lira olan para Ankara ve İstanbul’un en iyi semtlerinden 25 tane dairenin bedelidir.) Zaman olur bu yarışmaya 724 tane şiir katılır. Gelen şiirler arasında MEHMET AKİF ERSOY’un şiirinin olmadığı dikkat çeker. Bu yarışmaya neden katılmadığı sorulduğu zaman: Yarışmada para ödülü olduğunu vatan için yazılan şiirlerin para bedeli ile değil, vatan sevgisi ile yazılacağını söyler ve yarışmaya katılmayacağını bildirir.

 

O devrin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver Mehmet Akif’e bir mektup yazarak bu yarışmaya katılmasını ister. Mehmet Akif ise para ödülünün kaldırılması şartı ile katılabileceğini bildirir. Sonunda alınacak bu parayı şehit ailelerinin okuyan çocuklarına bağışlamak şartı ile yarışmayı kabul eder ve Tacettin Dergâhına çekilerek bu günkü İstiklal Marşını yazar ve meclise sunar.

 

(Burada dikkat edilmesi gereken en önemli husus M. Akif Ersoy bu parayı kendisine almayı kabul etmediği ve tamamını hayır olarak bağışladığı zaman cebinde hiç parası yok hatta Ankara’nın soğuk caddelerinde gezerken arkadaşı Hasan Basri’nin paltosunu ortaklaşa giyiyorlar. Şu gerçeği de burada belirtelim ki Akif bu parayı alsaydı tabii ki çok zengin olacaktı. Turgut Özal’ın Cumhurbaşkanlığı sırasında Akif’in torunu İstanbul’da ev kirasını ödeyemediği için sokağa atıldı. Özal’da bu toruna yeni bir ev alarak eve yerleşmesi sağlandı acaba 70 milyonluk Türkiye’miz de bu fedakârlığı yapabilecek kaç kişi çıkabilir? Ne büyük gönül zenginliği! Ne büyük fedakârlık! Ne büyük cömertlik! Şurası kesin ki o gün bu yüksek miktardaki parayı kabul eden bir şair olsaydı bu gün Türk milletinin kalbinde, gönlünde yaşayan bir büyük şair olamazdı.)

 

Akif’in şiiri “KORKMA! SÖNMEZ BU ŞAFAKLARDA YÜZEN AL SANCAK” diye okunmaya başlandığı zaman herkes heyecandan alkışlarla ayağa kalkıyor ve mecliste müthiş bir coşku oluşuyor. Atatürk de çok memnun oluyor ve tüm meclisin onayı ile 12 Mart 1921 tarihinde İstiklâl Marşı Türkiye Cumhuriyeti’nin mili marşı olarak kabul ediliyor.

 

Milletler barış sıralarında fark edemedikleri bağımsızlık, vatan, millet, istiklâl, huzur… Gibi önemli değerleri ancak kaybedince anlarlar. Türk milleti dünya üzerinde var olan en eski, en köklü, en medeniyetli milletlerden en başında olandır.

 

İstiklâl Marşı milletimizin kahramanlıklarının belgesidir. Bu marşı anlayan nesiller benliklerini, kimliklerini, milli şuurlarını kazanırlar; kim olduklarını daha iyi anlarlar.

İstiklâl Marşını kavramak için Osmanlının neler yaptığını, bu günkü topraklarımızın nasıl kazanıldığını, yazılmış olduğu devrin özelliklerini çok iyi bilmek gerekir. Genç nesilleri Milli Mücadelenin içine çekemezsek sonu hüsran olmuş bir neticeye doğru gideriz.

 

İstiklâl Marşını anlamak için:  Sevr ve Lozan anlaşmaları bilinmeli, Osmanlının son dönemlerindeki durumlarına <HASTA ADAM> denmesinin sebepleri nesillere kavratılmalı, sonunda İSTİKLÂL Savaşımızın kahramanlıkları ile İSTİKLÂL Marşımızın kaynaşmış olduğunu nesillere kavratmalıdır.

 

Mehmet AKİF Ersoy tüm şiirlerini SAFAHAT adlı kitabında topladığı halde İstiklal Marşı isimli şiirini bu kitabına almaz. Kendisine bunun sebebi sorulduğu zaman.

 

“Bu şiir artık benim değildir. Bu şiir tamamen Türk Milletinin bir şiiridir onun için kitabıma almadım.” diye cevap verir.

 

Mehmet Akif Ersoy hayatı boyunca milleti için, memleketi için mücadele etmiş, şiirler yazmış bu yazdığı şiirlerle zamanı çok iyi anlatmış bir Türk-İslam şairidir. Onun kalemine kimse yetişememiş, onun yazdığı beyitlerine kimse karşılık verememiştir. İstiklal Savaşı sırasında memleketin geleceği tehlikeye düşünce üniversitede ki görevini bırakarak Anadolu’ya gelip camilerde vermiş olduğu vaazlarla, yazmış olduğu coşkulu şiirlerle Türk insanını coşturmuş Birinci Dünya Savaşının kazanılmasına öncülük etmiştir.

 

M. Akif artık yaşlanmıştır hasta yatağında yatmaktadır. Günün gazetecileri Akif’i hasta, yatağında ziyaret ederler. İçlerinden birisi: İstiklal Marşını yeniden yazsan daha iyi yazıp yazamayacağını sorduğu zaman:

 

        “ALLAH BU MİLLETE BİR DAHA İSTİKLAL MARŞI YAZMAYI NASİP ETMESİN.” diye anlamlı bir cevap verir.

Bu haber 2808 defa okunmuştur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit
    Ramazan bayramına doğru09 Nisan 2024

Sponsor Alanı

Sponsor Alanı

 

ANKET

ANAMUR OKULLARINDA SERBEST KIYAFET UYGULANSIN MI?




Tüm Anketler

0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder.
RSS Kaynağı | Anasayfa | İletişim

(c)2012 Anamur Sedir