anamursedir-anamur dergi
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM

Sponsor Alanı

Anamur SEDİR

Anamur SEDİR 1993-1994

   -Aralık   1993  1. Sayı
   -Ocak    1994  2. Sayı
   -Şubat   1994  3. Sayı
   -Mart     1994  4. Sayı
   -Mayıs   1994  5. Sayı

MAKİ DERGİSİ

MAKİ DERGİSİ-105

Saat

Ana Menü

Sponsor Alanı

 

Ziyaretçi Bilgileri

»Aktif 22  
»Bugün 2212  
»Toplam 14029816  
Sayın Ziyaretçimiz
»IP'niz | 3.139.82.23
» Bu sitemizi ziyaretiniz

HAVA DURUMU

ANAMUR

GÜN KARDEŞLİK GÜNÜDÜR

Mehmet GÜMÜŞ

05 May?s 2013, 22:17

Mehmet GÜMÜŞ

  

 

          

           Güçlü Olmak İçin Birlik ve Beraberliğimizi Koruyalım!

 

          Milletimiz çok farklı imtihanlardan geçti. Ülkemizi bölmek isteyenler, bizlerin arasını açmak isteyenler, milletimizi parçalamak isteyenler çok oldu. Ama hiçbiri emeline ulaşamadı. Rabbimizin bizlere yardımı ,bizlerinde birbirimizden ayrılmaması sebebiyle hiçbir bölünme yaşanmadı. Yaşanmayacak inşallah.

 

          Dün Çanakkale buna şahit olmuştur. Dün toprağımız parçalamak için dünyanın yedi düvelinden gelenler buna şahit olmuştur. Tüm vatan evladı, doğulusuyla batılısıyla, kuzeylisiyle güneylisiyle vatanlarını savunmuşlar, “Çanakkale Geçilmez” fermanını tüm dünyaya ilan ettiler.

 

          Dün Vatan topraklarımız kendi aralarında bölüşüp parçalamak üzere planlar yapıp bunu eyleme dönüştürmek isteyenlere, Sütçü İmamlar, Yörük Ali Efeler, Nene Hatunlar, Şerife Bacılar daha nice vatan evladı fırsat vermediler. “Vatan Bölünmez” dediler ve dedirttiler.

Dün vatan evlatları, bu toprakları kanlarıyla suladılar. Canlarını seve seve bu topraklar için feda ettiler. Esaret altında kalmaktansa ölmeyi şeref saydılar, şehit oldular. Bedenlerinde yaraları umursamadılar. Kalırsak gazi dediler. İki iyilikten birini istediler. İstiklal Marşımızda bu hususu her daim şöyle haykırmaktayız.

 

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?

Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!

Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,

Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.

 

Rûhumun senden İlahî, şudur ancak emeli:

Değmesin ma' bedimin göğsüne nâ-mahrem eli!

Bu ezanlar-ki şehâdetleri dinin temeli-

Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.

 

           Bugün Allah-u Teala’nın Kur’an-ı Kerim’de bildirdiği hükümlere yeniden sarılma günüdür. Al-i İmran süresi 103. Ayette şöyle buyrulmaktadır.

 

          “Hep birlikte Allah'ın ipi­ne sımsıkı yapışın; bölünüp parçalanmayın. Allah'ın size olan nimetini hatır­layın. Hani siz birbirine düşman kimseler idiniz de Allah gönüllerinizi birleş­tirdi ve O'nun nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi Allah kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle açıklıyor ki doğru yolu bulasınız.”[1]

 

          Aramızda fikir ayrılıkları olabilir. İnsani yapımızdan kaynaklanan farklı düşünceler ortaya çıkabilir. Bu insanın yaratılış özelliğidir. Ancak hiçbir farklı fikir bizi ayrışmaya götürmemelidir. Hiçbir fikir ayrılığı bizleri düşmanlığa sevk etmemelidir. Ayeti kerime iyi tahlil edildiğini görülecektir ki; toplumsal barışı tehdit eden -ve İslâm'dan önce örnekleri çokça görülen- çekişme hallerini her an içerisi­ne düşüp yanabilecekleri ateşten bir çukurun kenarında bulunmaya benzetilmiştir. Yüce Allah, insanların böyle bir tehlike ile karşı karşıya kalmamaları için toptan Allah'ın ipine (Kur'an) sarılmalarını, onun genel prensiplerinin dışına çıkmamala­rını emretmektedir. İslâm'ın insan­lar arasında birlik ve beraberliği sağlama konusunda ne derece kaynaştırıcı önem­li bir unsur olduğunu, hatta din kardeşliğinin, dolayısıyla inanç ve dava birliğinin soy kardeşliğinden daha kuvvetli olduğunu gösterir. Zira soy, dil ve vatan birliği­nin, aynı ırktan olan Araplar arasında meydana getiremediği barış, kardeşlik ve da­yanışmayı İslâm, bu millet arasında başardığı gibi farklı ırklar ve soylar arasında da başarmıştır. İslâm tarihi bunun örnekleriyle doludur.[2]

 

          Yüce Yaratan ayrılığı körükleyenleri ise şöyle uyarmaktadır.

 “Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte onlar için büyük bir azap vardır.”[3]

 

          Fiziki özelliklerimiz birbirimizin arasında ayrılık sebebi olamaz. Kimden doğacağımızı bilmediğimiz şu dünyada, doğmuş olduğumuz bölgenin farklılığı birbirimiz arasında asla ayrılık sebebi olamaz. Çünkü Yaratan bizleri istediği bölgede, istedi fiziki yapıda yarattı. Kur’an-ı Kerim’de bu husus bizlere şöyle bildirilmektedir.

         

          “Ey insanlar! Şüphesiz sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık, tanışasınız diye sizi kavim ve kabilelere ayırdık, Allah katında en değerli olanınız O'na itaatsizlikten en fazla sakınanınızdır. Allah her şeyi hakkıyla bilmekte­dir, her şeyden haberdardır.”[4]

 Şimdide bu hususu Sevgili Peygamberimizden dinleyelim.

 

          “Allah sizin sûretlerinize ve servetlerinize bakmaz. Fakat kalplerinize (îman veya inkâr halinize) ve amellerinize bakar”[5]

Bizlerin hiçbir katkısı olmadığı bir hususu ortaya atarak birbirimizle çelişmek ve çatışmak bize başarı, kazanç getirmedi, getirmeyecektir. Bizleri yaratan ve bizi bizden daha iyi bilen Rabbimiz şöyle ferman buyuruyor.

 

           “Allah’a ve Resûl’üne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüz, devletiniz elden gider. Sabırlı olun. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.”[6]

 

 

            Değerli İnananlar

            Sadece Rabbimize dua edip, üzerimize düşen vazifeleri yerine getirmemek doğru bir tutum değildir. Dua edeceğiz. Ancak bu yetmez. Bize düşenler var. Kardeşliğimizin gereklilikleri var. İşte bugün yeniden bu gereklilikleri hatırlamalı ve hayatımıza aktarmalıyız.

Öncelikle kendimiz için neyi istiyorsak kardeşlerimiz içinde aynısını istemeliyiz. Efendimize (s.a.s.)’e yeniden kulak verelim.

 

 

             “Sizden biriniz kendisi için sevip arzu ettiği şeyi din kardeşi için de sevip arzu etmedikçe gerçek anlamda iman etmiş olmaz.”[7]

Bizler birbirimize sırt dönemeyiz. Birbirimizden ilgi ve alakayı kesemeyiz. Aramıza nifak tohumları saçanlar dünde vardı, bugünde var. Bugün aramıza sokulmak istenen fitneleri sırt dönmeyerek birlik ve beraberliğimizi sağlamlaştırarak bitireceğiz. Tekrar Efendimizin (s.a.s.) tavsiyelerini dinleyelim.

 

              "Birbirinize kin tutmayınız, hased etmeyiniz, sırt dönmeyiniz ve ilginizi kesmeyiniz. Ey Allah'ın kulları, kardeş olunuz. Bir müslümanın, din kardeşini üç günden fazla terk etmesi helâl değildir."[8]

Bugün öfkemize hâkim olma vaktidir. Çünkü gazaplanmak aklımızı doğru çalıştırma imkânını bitirir. Bu hususta da Efendimizin nasihatini hayatımıza aktaralım.

 “Gerçek pehlivan, güreşte rakibini yenen değil, öfkelendiğinde nefsine hâkim olan kimsedir.”[9]

 

              Bugün tek bir vücut gibi olma vaktidir. Birbirimizi sevmede, birbirimize acımada ve birbirimizi korumada tek bir vücut gibi hareket etme vaktidir. Bu prensibi Efendimiz (s.a.s)’den öğrenmekteyiz.

 

            “Müminler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.”[10]

Gelin birlik olalım

İşi kolay kılalım

Sevelim, sevilelim

Dünya kimseye kalmaz

Dizelerini artık hayatımızın geneline aktaralım. Ancak ve ancak problemlerin üstesinden böylelikle gelebileceğimizin farkında olalım.

 

            Bugün Rabbimizin yoluna dönme vaktidir. Çünkü O’nun yolundan başka yollar aramak birleştirici değil ayrıştırıcı bir unsurdur. Rabbimizin ayetini gelin yeniden beraber okuyalım. Beraber anlayalım.

 

           “İşte bu, benim dosdoğru yolum. Artık ona uyun. Başka yollara uymayın. Yoksa o yollar, sizi parça parça edip, doğru yoldan ayırır. İşte bunları, sakınasınız diye Allah size  emreder.”[11]

 

            Artık inandığımız değerlerimizin gerekliliğini yerine getirelim. Bizler Müslüman’ız. Bizler Kardeşleriz. Bizlerin ayrılması düşünülemez. Bizlerin birbirimizden ayırmak isteyenlerin oyunlarına düşmesi asla olamaz. Olmadı, olmayacak İnşallah. Müslümanlar olarak İslam Dinine sımsıkı sarılmalıyız. Unutmamalıyız ki; Tespih tanelerini birbirine bağlayan bir ip vardır. Bu ip koparsa tespih taneleri dağılıp gider. İşte bizlerde böyleyiz. Bizi birbirimize bağlayan o ip İslam’dır. Bizler Müminler olarak birbirimize manevi anlamda kardeş kılındık. Bu kardeşliğimiz Rabbimiz tesis etti. Aramızda sağlam bir bağ oluşturdu.

 

              Günümüzde yaşadığımız acılar gözümüzün önünden gitmiyor. Yüreklerimiz dağlanıyor. Ancak bu durum ayrışma sebebimiz asla olmayacak. Hile kuranlar hedeflerine Allah’ın izniyle ulaşamayacak. Biz bu cümleleri bir slogan cümlesi olarak kesinlikle sizinle paylaşmıyoruz. Bütün içtenliğimizle ifade ediyoruz. 

Ey Rabbimiz! Sen Kur’an-ı Kerimde şöyle buyurmaktasın.

 

             “Şayet yeryüzündeki şeyleri tümüyle harcasaydın sen onların kalplerini uzlaştıramazdın. Fakat Allah onların arasını uzlaştırdı. Şüphesiz O mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.”[12]

 

              Ey Rabbimiz! Biz dünyanın tüm nimetlerini harcasak bile asla kalplerimizi uzlaştıramayız. Kalpleri eviren çeviren sensin. Ne olursun kalplerimizi uzlaştır.. Gerçekten Sen mutlak güç, hüküm ve hikmet sahibisin.

 

               Bugün acımız çok büyük. Şehitlik makamına ulaşıp, Allah (c.c.)’un müjdesine ve cennete nail olan bütün kardeşlerimize rahmet diliyoruz. Ailelerine ve tüm toplumumuza sabırlar diliyoruz. Böyle acıların bir daha yaşanmaması için Rabbimize niyazda bulunuyoruz.                  Rabbim bizlerin yardımcısı olsun. Bizi birbirimizden ayırmasın. Tüm felaketlerden Milletimizi muhafaza eylesin. Devletimize dirlik, Milletimize birlik nasip etsin. Var güçleriyle çalışan güvenlik güçlerimize Rabbimiz güç kuvvet nasip eylesin. Her türlü kötülükten onları muhafaza eylesin!

 

 

[1] Ali- İmran, 3/103

 

[2] Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı, Prof. Dr. İbrahim Kafi Dönmez, Prof. Dr. Sabrettin Gümüş, Kur’an Yolu, c. I, s. 477

 

[3] Ali- İmran, 3/105

 

[4] Hucurat, 49/13

 

[5] Müslim, Birr 34

 

[6] Enfal, 8/46

 

[7] Müslim, İman 7

 

[8] Buhari, Edep, 57

 

[9] Sahi-i Buhari Muhtasarı Tecridi Sarih, Hadis No: 1999

 

[10] Buhari, Edep 27

 

[11] En’am, 6/153

 

[12] Enfal, 8/63

Bu haber 1734 defa okunmuştur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit
    Ramazan bayramına doğru09 Nisan 2024

Sponsor Alanı

Sponsor Alanı

 

ANKET

ANAMUR OKULLARINDA SERBEST KIYAFET UYGULANSIN MI?




Tüm Anketler

0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder.
RSS Kaynağı | Anasayfa | İletişim

(c)2012 Anamur Sedir