Alim abim,
Eğitimsizliğe öykü yazmak.....Güldüm.. yazıdan bu anlam nasıl çıkar anlamadım. Kültürümüzün kendi içinde nasıl derinliği zenginliği barındırdığını görmekti maksat. Eğitim sistememizin yanlışlarına da dikkat çekmek. Üç yazı yazsak birinde eğitim deriz. Ayının kırk türküsü hepsi armut üstüne. Bizimki de eğitim üstüne . Bunu ismiyle müsemma en iyi. Alim abimin bildiğini düşünürüm. Saygılar sunarım.

Osman Beyciğim, her şey aklıma gelirdi de sizin eğitimsizliğe öykü düzeceğiniz hiç gelmezdi.   İbrahim Tatlıses, sadece Türkiye'de ve biraz da Ortadoğu'da dinlenen ve sevilen bir sanatçı. Bir İtalyan olan Pavorotti'yi ise tüm dünya diliyor ve seviyor. Nedeni de onun evrensel normlarda müzik yapmasıdır. Aşık Veysel ile Neşet Ertaş da aynı. Ancak, onların Tatlıses'ten farkları,   hem bir ozan hem de bir filozof olmalarıdır. Daha çok kırsal alandaki yaşantılarına dönük şiirler yazmışlar ve bunları besteleyip bağlama ile çalmışlardır. Üçünün de yaptıkları müzik tek seslidir. Oysa, dünya çok sesli müziği seviyor. Bu üç kişiden hangisi bir orkestrada müzik aleti çalabilir ya da şarkı söyleyebilir?Öğretmen okulunda herkes çok iyi derecede bir müzik aleti çalacak diye bir şey yoktu. O nedenle herkes çok iyi derece de flüt ya da mandolin çalmayı öğrenemedi. Yeteneği olanların çoğu zaten müzik öğretmeni oldu. Siz, "Tatlıses, Neşet ve Veysel müzikle ilgili bir okula gitmedikleri, müzik eğitim almadıkları, hatta okuma yazma dahi bilmedikleri halde çok iyi birer sanatçı olabildiklerine göre demek ki , herhangi bir müzik aletini çok iyi derece çalmak, iyi şarkı söylemek, beste yapmak için kurslara, konservatuvarlara gerek kalmıyor. Bu tür okullar gereksiz. . Konservatuvarları kapatalım, müzik derslerini kaldıralım" mı demek istiyorsunuz? Ziya Selçuk dediğiniz kişiye eğitimci unvanını kim vermiş ki. Bir insan profesör olmakla eğitimci olmaz. Daha doğrusu eğitimin gücüne inanmayan birisine eğitimci denmez. Saygılarımla . Alim Başaran- Emekli Eğitim Müfettişi-Ankara.